25 Eylül 2007 Salı

kemikal biladerlerden adab-ı muhaşeret dersleri -1-

Burdaki yazı bir sitem belirtebilir yada bir isyanın başlangıcı olabilir (direniş ile isyan arasındaki fark isyan olağan durumun dumura uğratılması ,direniş ise olağan durmun muhazafası olarak kullanılmıştır.) umarız öyle bir şey olur ama büyük bir ihtimalle bu site ve diğer yazılar tarihin tozlu raflarında bana ne ve bize ne gibi soruların bombardımanı ve umursamamazlığı altında kaybedenlerin (yani bizlerin) rehberi olabilecek bir neticede tüm soruları cevaplaya bilir. Bu siteyi açmaktaki amacım şeffaflaşan yaşam formlarını uygulayıp otomist marksist bir yaşam biçiminin uygulanabilirliğini belgelemek amacıyla ve sistemle bir şekilde karşı karşıya kalan durumlar oluşturup (tabikide kendince ve eleştiriye tamamiyle açık yeterki bir şeyler konuşulabilsin yada gündem oluşturabilsin şeklinde) öznelliği ve sınırlı sayıdaki mahrem hayatını kendinde saklayarak meşrulaştırma çabası olarak görülebilir.Bu günden itibaren sıklıklada olmazsa kafamızda ki soru işaretlerini yanıtlayacak bir kaç sorununda olsa altını bilgiyle altını doldura bilecek bir yapı oluşturmak adına...umarım canınızı sıkmam:)

Peki böyle bir şey neden ihtiyaç olarak görülebilir?
-Günümüz yaşam formları bir çok şekilde üzerimize vahşi bir şekilde saldırırken (burdaki vahşi biçim benliğini yitirmiş ve antonio negrinin çoklukta bahsettiği gibi içerisi ve dışarı arasındaki çelişkileri yok edip insansızlaştırma adına kapitalizmin yürütüğü tüm modellemeler olarak görülebilir) bizlerde ister istemez bir korku sinsilesiyle ve bu çağresizlikle (bu çağresizlik : yemek yeme barınma hayatını idam etirme ,sevgi ,aşk, müzik...vb bir çok insani duygular ile) kapitalizmin sunmuş olduğu yaşam formlarına ve sistemler bütününe iç güdüsel olarak ayak uydurmak zorunda kalıyoruz. Bu durum bir süre dahi bizleri bizi onu bunu seni oyalasa bile ister istemez duygular ve kelimeler gerçeği açıklayacak noktalarda sunulan doğruları gerçek doğruları açığa çıkarıyor (Ör: aşk , ölüm , nefes almak , paylaşmak ...vb) aslında böyle bir yaşam formu buna göstermiş olduğumuz bir isyan zincirlemesin ilk halkası sayılabilir. Yapmaya çalışılan aslında hatalarınıda içinde besleyen gidilicek yolu bir haritasının olmadığı hazır cevaplarla değil uygulanabilirliğiylede işleme sokulan bir yaşam öznesi olmalıdır.Çünkü yaşamayamadığımız bir hayatı değiştiremez değiştiremediğimiz bir hayatıda yaşayamayız.Bunun başlangıç yeride ister istemez ilk önce kendimizden geçiyor ismet özelin aynen bir şiirinde yer alan şu dize gibi "....insan kendi sorgusundan ayağa kalkıyor." o yüzden bizler ister istemez kendi iç yolculuklarımıza çıkmaz zorunda kalıyoruz bunun dışında yürümükte olan bir zaman var durmuyor ve hızlı akıyor işte tam bu noktada yaşam alanlarımızı buna göre kurgulamak ve örgütlemek gerekliliği doğuyor.Bu ihtiyaç ister istemez tebessüm göstere bilen(Gülme insanoğlunun "kökdili"dir, edebiyata hayat vermiş olan en dolaysız dil: "Edebiyatın kökleri, çok çalışma, gözden geçirme ve ciddi betimlemede değildir. Edebiyat daha çok, bir spor gibi, oyun ve alaycı konuşmadan, esprilerden ve neşeli konuşmalardan doğup gelişmiştir." Ne var ki kahkahalar her zaman özgürce çınlamamıştır. Kahkaha bozguncudur, tehlikelidir. Yersiz bir kahkaha, her şeyden daha büyük bir güçle, yetkili kişilerin iktidarını sarsabilir. Bu yüzden iktidardakiler, tarih boyunca bu tehlikeli sesi susturmanın yollarını aramışlardır. Ciddiyet ve ağırbaşlılık çağrısı kimi zaman dinsel dogmalardan gelmiştir, kimi zaman yurttaşlık ideallerinden, kimi zaman da toplum "adabı"nın gereklerinden.
Kahkahanın Zaferi, gülmeye ilişkin tutumlardaki kültürel değişimleri izlemeye Batı uygarlığının en başından başlar. İsrailoğullarının öfkeli Tanrısı'yla Ortaçağ, Rönesans ve Aydınlanma'yı kat ederek gümüze, Freud'a ve stand-up komediye kadar uzanır.İnsani davranışın en neşeli, en "ciddiyetsiz" örneklerinden biri. Kahkahanın Zaferi'nde Barry Sanders, bu neşeli eylemin ardındaki yaratıcı ve bozguncu potansiyeli açığa çıkararak, kahkahanın gücünü yabana atanlara entelektüel bir nanik yapıyor.Tarih boyunca durmadan anlam değiştirmiş olsa da, Sanders'a göre kahkaha her zaman "köylülerin ve kadınların" dünyasıyla bağlantılı olmuştur; gülme aslında bir "yeraltı hareketi"dir, sesini duyuramayanların sesidir. Kahkaha, bayağılık ile erdemi, cennetlik ile cehennemliği, görgülü ve incelmiş sınıfları ile kaba saba, yontulmamış güruhları birbirinden ayrıt etmenin anahtarı olmuş, hatta giderek, gülme heveslileri ("çatlaklar", "toplum kaçkınları") toplumun suçluları gibi görülmeye başlanmıştır.Kahkahanın Zaferi - Arka Kapak'tan alınmıştır.)sınırsızca özverili (süreci insanoğlunu gelişim süreci gibi gören aynı,bilgi ve yetenek kazandığı zamansal bir dilim olarak görebilen) , paylaşımın aslında dayanışmanın radikal bir durumun infazı olduğu (burdaki infaz yargıya varbilmek yürürlüğe koyabilmek ...) ve bunun en meşru şekilde yapılması gerekliği üzerine kendilerine ait kendimize ait yaşam formları örgütleye bilmeliyiz ki ...başka bir dünyanın mümkün olduğu başka bir siyaset biçiminin mümkün olabileceğine dair umut ve umutları besleyebilelim besleyebiletelim.

---------------------------
sitede ayda bir yada iki olmak şartıyla bu tür gerçekten konuşamadığımız gereken ama bir şekilde uygulamaya çalıştığımız şeyleri tekrarlama gereksinimi duyuyoruz hem bu kendi içerimizde olan dirayeti unutmamız gereken sorumluluklarımızı hatırlatmak mayetinde hemde dışarısıyla olabildiğince bir bağ olaması niyetiyle.

kendinize iyi davranmanız dileğiyle
yobaz insan polemarch -

Hiç yorum yok: