20 Ağustos 2008 Çarşamba

Kundera'nın tüm yapıtları arasında en çok keyif ve zevkle yazmış olduğunu söylediği Gülünesi Aşklar'da yazarın daha sonraki romanlarında geliştireceği temaların çekirdeğini ve bu temaların işlenişindeki özgün ve yenilikçi anlatım tekniklerini bulmak mümkün. Yazılması on yıllık bir süreyi kapsayan bu kitabın, gerek içerik gerekse biçim açısından oldukça değişik bir öz taşıdığı söylenebilir. Cinsellik, erotizm ve Don Juan'lık kavramlarının temel bir eksen oluşturduğu tüm bu öykülerde, Kundera, o eşsiz kara mizahı ve ironisiyle, kişilerin kimlik sorunlarını, oyun gibi başlayıp birden ciddiye dönüşen cinsel yanılsamalarını, gerçekte trajik bir tutsaklıktan başka bir şey olamayacak erotik güç tutkularını işliyor. 'Cinsellik ve erotizm konusundaki saplantılar; poligam eğilimler ve onun yarattığı 'tüketim' ruhu; cinsel ilişkinin üzeri örtülü bir 'savaş' olduğu yaklaşımı; yaşlanma, ölüm ve çürüme fobisi. Ancak tüm sinizmine karşın, anlatımına yine o sevimli ironiyi ve sağlam gözlemciliğini büyük bir rahatlıkla yedirebiliyor. Sonuçta, katılıp katılmamak bir yana, asla gözardı edilemeyecek yargılarla yüklü ve etkileyici bir üsluba sahip öyküler, yeni duyarlılıklara kapı açıyor.' Burak Eldem / Çerçeve 'Kundera'nın öykülerinde erkekler 'erotik güç tutkusu'yla kadınları kovalar dururlar. Evli, bekâr, yaşlı, genç adamlar, sosyal sıkıntılara göğüs gerip, zaman yitimini, ekonomik sıkıntıları kabullenip kadınları tavlamaya kalkarlar. Kundera, onların bu maraton boyunca karşılaştıkları -evrensel sorunları- çok güzel yansıtır. Gülünesi Aşklar'da anlatım gücü estetik düzeyin yüceliği yanında bu evrensel olgunun başarıyla -ve mizahla- yansıtılması bahis konusudur ve Türkiye'de bile bu kadar çok basılıp satılmasının nedenleri arasında bu da yer alır.' Selçuk Erez / Cumhuriyet Dergi

Hiç yorum yok: