24 Aralık 2007 Pazartesi

dayanışma radikal bir durumun infazıdır....


dostluk,anlaşmayı aşar.anlaşmak arkadaşlığın yani öteki ile buluşmanın koşuludur yalnızca.arkadaş ile anlaşırsınız,beraber gülüyorsanız şanslısınız ama o kadar!...dostluk ise anlaşmakla yetinmez.tarafları teslim olmaya çağırırteslim olmak çıplak olmayı becermektir: ötekine kırılganlıklarını cesaretle gösterebilmek;ego'ndan vazgeçmek narsizminle baş etmektir.teslim olmayı beceremeyenler arkadaş kalırlar dost değil.arkadaşından dostluk isteyen,ona "güven bana" der ve bekler
abdülgaffar el hayati

bilindiği üzere hep kapitalizm kriz geçirecek değil ya bizlerde krizler geçiriyoruz sizofreniye varacak düzeyde krizler geçiriyor birde bakıyoruz ki büyük idalar ile çıktığımız yollarda küçük su birikintileri içinde boğulup durmaktan öteye geçemiyoruz ... peki bizleri bu korku sinsilesine salan gerçeklik ne?
-ailevi problemlerimizmi ?
-metayla kurduğumuz diyaloglarmı ?
-ilişkilerimizde yaşadığımız yada bir şekilde yaşatmaya mecbur kıldığımız deformasyonlarmı ?
-mademki bu hayatı yaşıyoruzda birazda olsa görsel güzelliklerden haz duyma girişimlerimiz mi?
... gibi bir çok soruyla karşı karşıya geliyoruz.peki ne yapabiliriz asıl soru bu aslında .Düşünsenize üretim ve dolaylı olarak tüketim ilişkileri bir şekilde sorunla ve çözümleriyle bizleri bombardıman etmekte ama bizler bunların büyük bir kısmına üretebildiğimiz çözümlere ve direnişlere rağmen kendi hayatlarımızda ufakta olsa bir isyan noktası gösteremiyoruz.ve zaman alıp başını gidiyor ..

tez elden bir kaç şeyin köşe taşlarını belirlememiz gerekiyor ...
özgürlük bunların en başında - özgürlük bizim için ne anlam ifade ediyor ?
özgürlük uzanımları nelerdir? gibi sorular bizlere birazda olsa ışık tutacaktır gibime geliyor.
özgurluk, insanin yalnizca kendi irade gücünü ortaya koymasi, onu gerçekleştirmesi değildir. özgürlük daha çok bizim başkalarının varlığını tasarlayabilme gücümüz, başkasını başkasi olarak kabul edebilme yeteneğimizdir.
Iris Murdoch
tabikide bu direniş ve protesto biçimin çıkışı yukarıdan inme bir şekilde gelişemez ister istemez tarihin tozlu yaprakları arasına başvurmak gerekiyor.

deneyimin ve tarihin ogrettigi sudur-halklar ve devletler tarihten hicbir sey ogrenmemis, ya da ondan cikarilmis ilkelere gore davranmamistir...dunya tarihi, ozgurluk bilincinin gelisiminden baska bir sey degildir.
G.W. Friedrich Hegel

demokrasi (yazıyı unuttuğumu sanmayın bir başladım dallandı budaklandı bir türlü toparlayamadım ama sizlere söz en kısa zamanda toparlamaya çalışacam yazıyı)
nedir bu uçsuz bucaksız tartışmadan çıkabilecek basitte olsa bir kaç yanıt?
aklıma michel foucoulttun bir lafı geldi"Modern büyük gözaltıdır." bence bunu biraz düşünmek hukuksal ilişkiler biçimine açık olmak gerekiyor. buda en tabikide risk almaktan geçtiğini unutmamak gerekiyor.

Devlet devrimle yikilabilecek bir sey degil, insanlar arasindaki iliski tarzidir. Devlet bu iliski tarziyla varolur, beslenir, guclenir, somurur ve oldurur. Devlet, otoriter ve hiyerarsik orgutlenmelerle iktidara talip olunarak degil, insanlar arasinda devletin keni yeniden uretmedigi yeni iliskiler, ozgurlukcu ve dayanismaci yeni bir "hayat tarzi" kurularak yikilabilir. Asil olan "iktidari almak" degil, gundelik hayat devrimleridir. Zira yasanacak hayatlarimiz vardir.
Abdulgaffar El-Hayati

mülkiyet ve otoriter durumları iyi tariflemektede fayda var? (en kısa zamanda bununlada ilgili bir yazı yazmak gerekliliğini düşünüyorum)
Yüceltmenin olduğu her yerde bir tahakküm gizlidir bunuda unutmamak gerekiyor?
Neden bu yazıyı yazmak istedim onu da anlamış değilim ama :) denemekten başka bir ihtimal gelmiyor umut içermek ve denemek emek dökerek denemek ... çok klasik bir sözle bitirmek gerekirse
Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Gene dene. Gene yenil. Daha iyi yenil.
Samuel Beckett

Hiç yorum yok: